Zina yapan kişiyi Allah nasıl affeder ?

Sadik

New member
Zina Yapan Kişiyi Allah Nasıl Affeder? Kültürler, İnançlar ve İnsanlık Üzerine Bir Bakış

Birçok insan için “zina yapan birini Allah affeder mi?” sorusu yalnızca dini bir mesele değil, aynı zamanda insan doğasının, ahlakın ve kültürün derinlerinde yankılanan bir sorudur. Bu soruyu sormak, hem bireysel vicdanın hem de toplumun yargısının sınırlarında gezmektir. Gelin, bu konuyu hem İslamî hem de dünya çapında farklı kültürel perspektiflerden ele alarak, affetmenin anlamını ve sınırlarını birlikte tartışalım.

---

1. İslam Perspektifinde Zina ve Affedilme Meselesi

İslam dini, zinayı büyük günahlardan biri olarak tanımlar. Kur’an’da Nur Suresi 2. ayette, bu fiilin toplum düzeni ve ahlak açısından yıkıcı etkileri vurgulanır. Ancak aynı Kur’an, Tevbe ve rahmet kavramlarını da merkezine alır:

> “Ey kendilerinin aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer 39/53)

Bu ayet, affın kapısının hiçbir zaman kapanmadığını gösterir. Zina yapan bir kişi, samimi bir tövbe ve davranış değişikliği ile Allah’ın affına mazhar olabilir. Burada önemli olan yalnızca sözlü bir pişmanlık değil, kişinin geçmişteki hatasından ders çıkararak hayatını yeniden inşa etmesidir.

Hadislerde de bu anlayış desteklenir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibidir” (İbn Mâce, Zühd 30) buyurmuştur. Bu, affetmenin sadece ilahî bir lütuf değil, insan onurunu yeniden inşa eden bir süreç olduğunu da ima eder.

---

2. Hristiyanlık ve Yahudilikte Benzer Kavramlar

Hristiyanlıkta zina, “on emrin” altıncısında yasaklanır: “Zina etmeyeceksin.” (Çıkış 20:14) Ancak İncil’de, affetme teması İslam’daki kadar güçlü biçimde öne çıkar. Yuhanna 8:3-11’de geçen “zina yapan kadın” kıssasında, İsa (a.s.) kadını taşlamak isteyenlere şu soruyu sorar:

> “İçinizde günahsız olan ilk taşı atsın.”

Bu sahne, suçun değil merhametin öne çıkarıldığı bir dönüm noktasıdır. Hristiyan teolojisinde affedilme, pişmanlık ve Tanrı ile içsel barış temelleri üzerine kuruludur.

Yahudilikte ise zina, hem Tanrı’ya hem de topluma karşı işlenmiş bir suç sayılır. Talmud’da bu fiilin cezası ağırdır; ancak modern Yahudi düşünürleri, Tanrı’nın merhametinin “teshuvah” (gerçek dönüş) yoluyla erişilebilir olduğunu vurgular.

Bu üç büyük semavi dinin ortak noktası, günahın ağırlığını kabul etmekle birlikte, affı ve dönüşü insana açık bırakmasıdır.

---

3. Doğu Kültürlerinde ve Toplumsal Dinamiklerde Zina Algısı

Hint kültüründe zina, özellikle geleneksel Hindu toplumunda karma yasası çerçevesinde değerlendirilir. Burada zina, yalnızca bir ahlak ihlali değil, ruhsal dengenin bozulması olarak görülür. Ancak Bhagavad Gita’nın öğretilerine göre, kişi içsel farkındalık ve samimi pişmanlıkla bu dengesizliği yeniden kurabilir.

Buda öğretisinde “Cinsel yanlış davranış” (Kamesu micchācāra), beş temel ahlaki kuraldan biridir. Ancak Budizm’de Tanrı’dan af dileme kavramı yerine, farkındalık, içsel dönüşüm ve karmanın arınması ön plandadır. Bu yönüyle affetme, dışsal değil, içsel bir uyanış sürecidir.

Afrika kabile kültürlerinde zina, topluluk onuru üzerinden değerlendirilir. Özellikle Sahra Altı Afrika’da, ihanetin bedeli çoğu zaman bireysel değil kolektif olur. Ancak birçok kabilede “toplumsal yeniden kabul” ritüelleri uygulanır. Bu ritüeller, hem hatayı yapan kişiye ikinci bir şans verir hem de toplumsal birliği korur.

---

4. Modern Toplumlarda Zina, Suç ve Affetme

Günümüzde Batı toplumlarında zina genellikle bireysel etik kapsamında değerlendirilir. Yasal olarak suç olmaktan çıkmıştır; ancak psikolojik ve duygusal etkileri hâlâ güçlüdür.

Psikoloji literatüründe affetme, bireyin duygusal yükünü hafifletme aracı olarak ele alınır. Dr. Robert Enright’ın (University of Wisconsin) çalışmaları, affetmenin hem affeden hem de affedilen kişide psikolojik iyileşme sağladığını ortaya koymuştur.

Bu bağlamda, dini affın ötesinde insani affetme de ruhsal bir denge unsurudur. İster Tanrı’dan ister insandan gelsin, affın özü “yeniden doğuş”tur.

---

5. Erkek ve Kadın Perspektiflerinden Affetme Süreci

Erkekler genellikle zina meselesine kişisel onur, rekabet ve bireysel başarının zedelenmesi açısından yaklaşır. Bu durum, tarih boyunca erkeğin “namus koruyucusu” rolüyle toplumsallaştırılmasından kaynaklanır.

Kadınlar ise bu meselede daha çok duygusal bağ, empati ve toplumsal onay çerçevesinde düşünür. Sosyolog Carol Gilligan’ın “farklı ahlaklar teorisi”ne göre, kadınlar ahlaki sorunlara ilişkisel bir mercekten yaklaşır — yani “kimin haklı olduğundan” çok, “kim nasıl iyileşir” sorusuna odaklanır.

Her iki yaklaşım da değerlidir. Ancak gerçek çözüm, bu iki bakışın birleştiği noktada; yani hem sorumluluk hem empati temelinde bulunur.

---

6. Kültürlerarası Benzerlikler ve Farklılıklar

| Kültür / Din | Zina Tanımı | Affetme Yaklaşımı | Temel Değer |

| ------------ | ------------------------------------ | ---------------------------- | -------------------------- |

| İslam | Büyük günah, tövbe ile affedilebilir | Tevbe, ahlakî dönüşüm | İlahi merhamet |

| Hristiyanlık | Günah, ancak pişmanlıkla bağışlanır | İsa’nın merhameti | Sevgi ve bağışlama |

| Yahudilik | Tanrı ve toplum karşısında suç | Teshuvah (dönüş) | Adalet ve merhamet dengesi |

| Budizm | Ruhsal dengesizlik | İçsel farkındalık | Karmanın arınması |

| Hinduizm | Ruhsal ve sosyal dengesizlik | Farkındalık ve yeniden denge | Dharma (doğru yol) |

Bu tablo, kültürler farklı olsa da “affetme”nin evrensel bir insani ihtiyaç olduğunu gösterir.

---

7. Düşünmeye Değer Sorular

- Gerçek affetme, yalnızca Tanrı’dan mı gelir, yoksa insanın kendi içsel dönüşümünde de bulunur mu?

- Toplum, affedileni gerçekten kabul eder mi, yoksa “etik etiketler” daima üzerimizde mi kalır?

- Zina gibi bir fiil, yalnızca bireysel bir hata mı yoksa kültürel bir baskının sonucu mu olabilir?

Bu sorular, sadece dini değil, ahlaki ve sosyolojik bir farkındalık gerektirir.

---

Sonuç: Affetmek, İnsanlığın En Derin Deneyimidir

Zina, her kültürde farklı ağırlıklarda bir etik meseledir; ancak her inançta dönüş ve bağışlanma umudu mevcuttur. İslam’ın tevbesi, Hristiyanlığın merhameti, Budizm’in farkındalığı aynı gerçeğe işaret eder: İnsanın hatasıyla yüzleşip yeniden doğma gücü.

Affetme, yalnızca Tanrı’nın kudretiyle değil, insanın kendi vicdanındaki ışıkla da ilgilidir. Gerçek affı bulmak, cezadan çok anlamı yeniden kurmakla mümkündür.

Affetmek, sadece günahı silmek değil; insanı yeniden insana yaklaştırmaktır.